13 Aralık 2008 Cumartesi

Diyetteyiz


Yazıma diyet yapan ulvi insanları överek başlıyorum.Yahu kardeşim ne zor bir işmiş bu ya !! Gün içinde hem sporumu yapıyorum hem de diyetime dikkat ediyorum ancak tartıya çıktığımda yine hemen hemen bir kaç gram dışında aynı olduğunu görüyorum.Üstüne bir de acıktığımdan dolayı sinir krizine giriyorum bazen.Şu an karşıma hayvan gibi yemek yiyip yine aynı kiloda kalan birini getirseniz afedersiniz ağzına sıçarım yani.Ben anlamıyorum lan bu lavukları herifler 2 porsiyon ultra yağlı iskender yiyolar üstüne bir de künefe çekiyorlar ve adamlar formlarını korumaya devam ediyorlar.Lan manyaklar bizden gizli gizli spor mu yapıyorsunuz ya da diyet mi yapıyorsunuz ? İrademe yenik düşmemek için savaş veriyorum lan resmen.Ama kazanacağım elinde sonunda :) Örneğin bugün aldığım eti pizza krakerin içinde 450'ye yakın kalori olduğunun öğrendiğimde küçük çaplı bir kriz geçirdim.Bu aslında işin en iyi kısmı.Bir arkadaşıma haftada almamız gereken kalori miktarını sorduğumda 7000 dedi.Asıl o zaman kısa süreli bir baygınlık yaşadım.Ulan !?! Şimdi düşünüyorum da bir hafta boyunca hergün 2 tane pizza kraker yesen zaten altı bin küsurlara yaklaşıyor.Zaten biz gora'da yaşıyoruz kapsülle yiyoruz ya bütün yemeklerimizi başka bişi yemicez pizza krakerden başka.Ulan yemesi güzel de bunun vermesi adamın canını sıkıyor.Bir de msn'de arkadaşlardan çeşitli mesajlar geliyor hadi kanka helal olsun işallah verirsin,yok oğlum yapma yalan oluyo,oğlum bak öyle kilo vermeye çalışırsan daha çok alırsın hedehödehedehödö tarzı şeyler.Ulan söylemesi kolay oradan gelin bir de siz yapın sıkıyorsa.Haftaya 82 kiloya düşemezsem çok büyük çaplı bir mevzu çıkıcak.Savulun kaloriler ben geliyorum ulan !!

12 Aralık 2008 Cuma

Maça ibrahim üzülmez gibi başlayıp yorulduktan sonra maldonado olan adamın esrarengiz sırrı




Bugun uzun bir süreden sonra halı saha maçı yapmaya gittim.İlk yirmi dakika adeta ibrahim üzülmez'in gençlik yılları gibi bir oraya bir buraya dana gibi koştum.İstediği pasları alamayıp,oyuna küsen türk futbolcusu gibi istemsiz olarak defansa çekildim ve maldonado'nun yaptığı gibi duvar paslarına başvurmaya başladım.Tabi adamlar güçlü bir oradan bir buradan geliyorlar.Adeta 90'lı yılların barcelonası gibi oynuyor adamlar.3-4 atak sonunda kiss'in basçısı gene simmons gibi hissettim kendimi çünkü dil otuz metre öne fırlamıştı.O anda ulan kereta yatıp bir yerlerini büyüteceğine git spor yap lan komutu geldi derinlerden.Dün akşamdan itibaren hergün parka gidip koşuyorum artık.Çünkü bugun anladım ki eğer gidişat böyle devam ederse (bira,yemek,hareketsizlik) 20 yıl sonra halı saha maçlarında libero oynayan göbekli abiye dönüşücem.Bunu düşününce ister istemez kendimi motive ediyorum aynı zamanda :) Kırmızı et,kola,fast food ve junk food'u kesiyorum bir süre.Hayatımı beyaz et,salata,kepek ekmeği,coca-cola zero insanı olarak devam ettiricem bir süre.Umarım bir süre sonra euheuehuehe kanka hadi kfc'ye gidip kova alalım diyen lavuğa doğru evrimleşmem :)

10 Aralık 2008 Çarşamba

Sıkılıyorum Ve Karnım Acıkıyor

Bu aralar farkettiğim ilginç bir şey var.İnsanın boş vakti olduğu zaman sıkılma payı daha da fazla artabiliyor.Bana kendini programlayınca öyle olmuyor ama geyikleri yapmayın sakın çünkü o programlama olayları hep yalan oluyor yani bu su götürmez bir gerçek.Bilgisayarı aç,kitap oku,müzik dinle,dışarı çık etc ... Bir noktadan sonra kısır döngü haline geliyor ve farklılık istiyorsunuz.Metropolde yaşamanın dezavantajları olduğu kadar avantajları da var diye düşünüyorum.Örneğin yapılabilecek aktivite sayısı metropol olmayan şehirlere nazaran daha fazla.Tamam kabul ediyorum bu aralar ben de biraz kendime zaman harcamak istiyorum ve belki de sıkılmamın nedeni de bu olabilir.Bazı süreçlerden çıkınca insan kendini yenilemek istiyor çünkü eski olduğu insanı anımsayınca eski olan olayları anımsıyorsun haliyle.Bunun karakteri değiştirmekle hiçbir alakası yok sadece süreci tamamlamak adına yapılan küçük farklılıklar.Bunların insanı mutlu edebileceğini bildiğimden bunları yapmak şuan bana mantıklı geliyor.Ama söylediğim gibi bu bir süreç.Televizyon aptal kutusu derlerdi de inanmazdım.Türkiye'de medya inanılmaz bir dezenformasyon ve dejenerasyon içinde.Eskiden program seçerken çok seçiciydim ama artık ona bile gerek kalmadı direk kapa düğmesi bütün düşüncelerimi ifade ediyor.Hiçbir zaman dvd dükkanından vizyondaki çıkmış yeni filmleri ya da kült filmleri alıp,çayını koyduktan sonra keyif yapan adamlardan olamadım.Belki de bu aralar onu gerçekleştirsem iyi olur.Last fm diye süpersonik bir icat keşfettim bu aralar onu kullanarak manyak güzel gruplar keşfediyorum sonra da onların şarkılarını indiriyorum.Şimdi bana last fm'i yeni mi öğrendin muamelesi yapmayın biliyoduk herhalde ama arşivimizden yararlanıyoduk hep.Kısacası sanırım benim artık under construction sürecine girmem lazım.Çünkü uzun bir süredir kafamı meşgul ettiğim şeyler artık yoklar.Olmamaları da aslında en güzeli .. Kendime zaman ayıramadığımı daha yeni farkediyorum efenim.Oha dolapta nutellla var lan şimdi hatırladım.Hadi canım kaçtım ben see u later lol lol lol :)

9 Aralık 2008 Salı

Sous Les Paves La Plage


6 aralık 2008 tarihinin ilk bakışta hiçbir önemi olmayabilir ama aslında göründüğü gibi de değil.Her şey Atina'da 16 yaşındaki bir çocuğun polis tarafından göğsünden vurulmasıyla başladı.Tartışmamız gereken 2 konu var aslında.Birincil olarak ölen çocuğun ailesinin ve yakınlarının ne denli üzüntü içinde olduğunu unutmamamız gerekir çünkü bana kalırsa anarşist hareketin sahneye çıkması bu olayın ikinci plandaki önemi.Ölen bir insan olduğu için artık insanlık değerlerinin bazı değerlerin altına düştüğünü net olarak görmemiz gerekir.Bu cümleye şöyle bir soru yöneltilebilir : ''İnsanlık değerleri daha yeni mi bazı değerlerin altına düştü ?''.Bunun kesinlikle cevabı hayırdır çünkü bu duruma gelinmesinin bir sürü sebebi vardır ve bu sebeplere olan tepki olayın ikinci planındadır.Bir insanı öldürmek şüphesiz ki çok dramatik bir olaydır.Vicdan kavramına inanın ya da inanmayın ya da vicdan kavramını farklı yollardan algılayabilirsiniz ama bir insanı öldürmek vicdanı sızlatan bir olaydır diye düşünüyorum.İlk olarak üzüldüğüm nokta bu çocuğun neredeyse bir hiç yüzünden ölmesi ya da başka bir deyişle keyfiyetten dolayı ölmesi.Bu olayın ikinci önemi üzerinde birkaç incelemede bulunalım şimdi.Yunan tarihi aslında bilim,felsefe,siyaset açısından çok değerli bir yataktır.Eğer nasyonalist bir çizgiyle bakmazsak olaya Yunanistan'ın politik duyarlılığın Türkiye'nin politik duyarlılığından daha fazla olduğunu görürüz.Bunu iki somut örnekle açıklayacağım.Birincisi Yunanistan'ın albaylar cuntasını yargılaması,ikincisi ise 6 aralık 2008 cumartesi gününden sonra ortaya koyulan kitlesel tepki.Türkiye'de bu olaydan sonra birçok kişinin ahhh biz niye böyle elimiz kolumuz bağlı oturuyoruz bizim de hesap sormamız lazım bu diyip bu konuda Yunan halkına imrendiklerini biliyorum.Öncelikle düşünceme göre bizim yapmamız gereken bazı şeyler var.Öncelikle Türkiye'nin ve Türkiyelilerin bir sürü problemleri var bunu gözardı etmemek lazım.1980'de bir adam ve kadrosu elini kolunu sallaya sallaya gelip ülkenin geleceğini,aydınları ve en önemlisi cesareti ezip geçiyor ve bu adam hala Marmaris'de nü resim yapmaya devam ediyor.İlk önce buradan başlamalıyız.Sonra apolitik gençliğin içindeki yılgınlığın bir şekilde yok edilmesi gerekiyor çünkü bu yılgınlık aynı zamanda ülkenin siyasi gelişmelerini de etkiliyor.Konuma devam etmem gerekirse Atina'da Aristo ve Atina Teknik Üniversitesi gençlerinin arkasına aldığı halk artık bir şeylerin değişmesi için çaba veriyor ve artık yeter diyor.Yunanistan'da aynı olay 1985'de de olmuştu ve yine büyük bir kıyamet kopmuştu.Geçen 23 yılda aynı olay tekrarlanınca halk bir takım şeylerin üzerine daha da şiddetli gitmeye başladı.Kendilerini anarşist ve iktidar karşıtı olarak tanımlayan gençler dünyanın birçok yerindeki başka anarşist gruplarla bağlantıya geçerek onlardan da tepkilerini ortaya koymalarını istediler.Ve görüyoruz ki bu yavaş yavaş gerçekleşiyor.Elbette ki brujuvazi bunu yakın zamanda bastıracaktır ama artık onların da öğrenmesi ve görmesi gereken bazı şeyler var.Yığınların tepkisi bir noktada onların başını ağrıtabilir ve bu brujuvaziyi temsil eden siyasetçilerin işlerini kaybetmelerinden tutun,artık meclise karşı olan güvenin sarsılmasına bile neden olabilir.Bu anarşist hareketlerin daha da fazlalaşmasına sebebiyet verecektir düşünceme göre.Sonuç olarak Atina'da ve Yunanistan'da birtakım şeylerin sonuçları yavaş yavaş görülmeye başlandı.1.5-2 sene önce Paris'in gettolarında meydana gelen olayların aynıları şimdi burada meydana geliyor.Ve düşünüyorum ki brujuvazi ve aygıtları eğer tavırlarını bu kadar fütursuzca devam ettirdikleri taktirde bu olaylar olmaya da devam edecektir.Unutmayın ki bir insanın ölmesi asayişi sağlamak adına yapılan zorbalığı haklı çıkarmaz ve bu asayişi sağlamaktan bin kat daha önemli bir olaydır.

Biraz da aşk üzerine birkaç bir şey


Aşk diye bir kavramın varlığı ya da yokluğu derin boyutlarda insanlar tarafından tartışılabilir.Her şeyin rölatif olduğu bir dünyada yaşıyoruz ve bu kavram da tartışmaya açık bana kalırsa.Düşünün 'x' adlı arkadaşınız 3 yıldır beraber olduğu erkek ya da kız arkadaşından ayrılıyor ya da kavga ediyor ve size de onun arkadaşlarından biri olarak onu teselli etmek düşüyor.Kendi dertlerinizi bir kenara bırakıp arkadaşlarınızkine yoğunlaşıyorsunuz ve içinizde bir takım sıkılmalar meydana geliyor neden çünkü aslında konular hep aynı eksende gelişiyor da ondan.Elimizde neler mevcut bir göz atalım.

1-) Erkek ya da kız tarafından biri ayrılmak ister ancak diğer taraf istemez ve krize girer

2-) Erkek ya da kız tarafından biri beraber olduğu insanı bir başkasıyla aldatır ve bu bir şekilde öğrenilir.

3-) Erkek ya da kız tarafından birinin kafası karışıktır (bu kavramdan nefret ettiğimi belirtmek isterim) ve karşı taraftan nasıl ayrılacağını düşünüyodur ama karşı tarafın hiçbir hatası yoktur kendi kendine sorunlar yaratır ya da karşı tarafı suçlar.

4-) Erkek ya da kız tarafınının maymun iştahlığı yüzünden aralarındaki paylaşım ve bağlantı kopar ve bu sorunlara neden olur.Burada kastedilen maymun iştahlı kavramı her iki taraftan biri ilişki devam ederken başka bir karşı cinse oha lan bu çocukla ya da kızla aslında bir geleceğim olabilir mantığıyla hareket etmelerinden kaynaklanabilir.

5-) Karşı taraftan biri çok gereksiz bir nedenden dolayı trip atıyodur ve ortada bir gerilim vardır.( O akşam büyük ihtimalle içki içilir zaten).Genelde bu neden erkeğin kıza niye oraya gideceğini bildirmedin ya da neden aramadın demesidir,kızın da bulunduğun ortamda çektiğin fotoğraflarda neden bir sürü kız vardı tarzı olur.

6-) Bazı erkekler ya da kızlar çok dengesiz olabilirler.Bunun nedeni daha önceki ilişkilerinde karşı taraftan yedikleri kazıklardır.Onun için içlerinde bir intikam duygusu vardır ve bu duyguyu ona aşık olan karşı tarafın üzerine yönlendirirler.Bir nevi kobay diye de adlandırabiliriz.Bu kızlar ya da erkekler yeri geldiğinde sizin kalbinizi fazlasıyla kırıp sonra da kuru bir özür dilerimle tekrar başlamak isterler.Kaçınız efenim hem de hiç durmayınız !

7-) Sorunlardan biri de her iki tarafın aileyle ya da arkadaş çevresiyle olan kavgalarından dolayı sinirli olması ve beraber olduğu insana bunu yansıtması.Bir de bu sorunları hiç yansıtmayan tipler vardır ki gereksiz yere bir sürü trip atıp bir şey yok derler.Onlar en fenasıdır.

8-) Bazı kavgalar farklı hayat tarzlarından meydana gelmektedir.Bir tanesi Taksim'de eloy'a gitmek isterken diğeri roxy'e gitmek ister ve ne istersen onu yap ben gidiyorum tripleşmesi olur.Bunun bir sürü türevleri de vardır sadece mekan olarak genellemek yanlış tabi.

9-) En önemli problemlerden biri de araya 3. şahısı soktun problemidir.Bir sorundan ötürü iki taraf da konuşmuyodur ve devreye her iki tarafın kankaları sokulur.Çünkü bilinmektedir ki küs oldukları sürece bu iki çift kendi kankalarınıa arayıp ya şu kızın ya da çocuğun kankasını arayın da konuş lütfen napıyomuş ne düşünüyomuş bi öğren ya ehehiehieeiheiheihe demektedir.Bundan sonra iki taraf da birbirlerine 3.şahısı soktun diye bok atarlar aslında kendileri istemiştir bunu.

10-) Bazen kız ya da erkek tarafı karşı taraflar prestij,mevki,para,pul,ün,güç gibi kavramları elde etmek için beraber olurlar.Bunlardan köşe bucak kaçınız efenim.Ya da ilk başlarda bunun böyle olduğunu anlamadıysanız anladığınız anda zararın neresinden dönerseniz kardır mantığıyla kolu verin ama bacağı kaptırmayın.



Bu yazdıklarım işin magazinel boyutuydu aslında.Şimdi biraz da aşkın felsefik boyutuna göz atalım.Aşk kavramı yaşadığımız bu dünyada kendimizi yalnız hissetmememiz ve paylaşma duygusunu beraber yaşamak istediğimizden kaynaklanır.Sadece bunlarla yetinmeyip işin bir de kimyasal boyutuna bakarsak iki kişi arasındaki kimya da çok önemli bir yer tutmaktadır.Stendhal'a göre aşkın bir sürü kavramı yapılmıştır ancak bu kavramların bir gerçekliği yoktur ve ona göre aşk kristalleşme süreci gibidir.Hemen ne ifade etmek istediğini açıklayayım.



Her insan, yaşamın erken dönemlerinden başlayarak, hayali bir sevgili yaratır kendine. sevgili, bir imge olarak zihinlerde her zaman vardır.Günün birinde, biri bu imgeye takıldığında, aşık olan hayalindeki sevgiliyi bulduğunu düşünür. bulduğunu, gençliğinden beri yaratıp durduğu sevgili sayıp, kusursuzlaştırmaya ve yüceltmeye başlar. şimdi kristalleşmiş, ama dünün o yapraksız dalı karşısında, sarsıntı ve şok içindedir.Büyülüdür.Sevilennin kusursuzluğa büründüğü süreçtir bu. aşık özne, sevdiği kişinin gerçek ya da çıplak varlığıyla ilgili değildir artık. oysa, hiçbir sevgili düşlerdeki gibi mükemmel değildir.Fakat kristalleşme öyle bir yanlış bilinç üretir ki, kımıldayan ve pırıl pırıl parıldayan ve bir arı kuşunun ayağından daha büyük olmayan binlerce elmasla örtülü kuru, yapraksız dalı unutturur.Aşkı, aşık yaratıyor ve sona erdiriyordu! Yani, aşk uyduruluyordu! Bir yalandan ibaretti aslında!.. İyisi mi, aşk kuyusunun kıyısından dönüp, sözü yine kentlerle bağlayalım biz. hangisi olursa olsun, bir kenti anlamak ve tanımak için, bütün anlamlarda o kentin altına, dibine inmek şart.


Her şeye rağmen eğer insan kendi yaratıcılığını kullanarak böyle bir kavram yarattıysa,bu kavram devam ediyorsa ve insanlar aşkı kendi hayatlarında önemli bir noktaya koyup onunla mutlu olabiliyorlarsa aşk güzel bir yapay kavram olabilir.Her ne olursa olsun aşk yapay bir kavramsa da aşkı ayakta tutan kavramlar kesinlikle gerçektir.



8 Aralık 2008 Pazartesi

Dünyadaki Bütün Emolar Birleşin !

Çok uzun zamandır yüreğimi kor gibi yakan bir acı var.Bunu daha önce dost meclislerinde pek dillendirmemiştim çünkü tepki alacağımdan korkuyordum.Umarım çok fazla tepki vermezsiniz arkadaşlar ama bunun sonuna kadar arkasında duracağımdan emin olabilirsiniz.Malumunuz üzere son zamanlarda gençlik EMO adı verilen insanlara ve bu kavrama çok kötü gözle bakıyorlar.İstiklal'de tam yapı kredi'nin önünden geçerken emo ve punk güruh kendi aralarında takılıyorlar ve hiç kimselere bir zararları yok.Yahu yapmayın etmeyin arkadaşlarım adamların ne zararları var neden uğraşıyorsunuz heriflerle ? Gençliğin çılgın attığı yerlerden biri de facebook ve facebookta bir sürü grup açmışlar emoları kötüleyen :/ bunları görünce üzüntüm daha da fazla artıyor.Şimdi bir dakka duralım ve bu adamların hayat felsefesinin ne üzerine dayandığını bulalım.


1-) saçınızı siyaha boyayın.
2-) tarağı alın ve saçınızı öne ve sağa olmak üzere tarayın.
3-) kaşınızda veya dudağınızın orada piercing olmalı.
4-) dar ve kareli şeyleri tercih edin.
5-) kendinize bir ayakkabı mağazasından bir converse alın.
6-) moda sahili ve kilisenin orayı mesken tutmalısınız.unutmayın rexx önü daha çok gotik ve rapperlara hitap etmektedir.dikkatli olun götü kaptırmayın.
7-) the nightmare before christmas filmine bir göz atın.daha doğrusu tim burton konusunda kendinizi muhabbet edebilecek kadar geliştirmeniz gerek.
8-) dashboard confessional, jimmy eat world, new found glory,my chemical romance gibi gruplardan birkaç şarkı öğrenin.
9-) arada sırada bunalıma girmeniz gerekiyor.nedeni önemli değil.yaratın işte bir şeyler.
10-) cep telefonunuzla kendinizin resmini çekin ama saçlarınız da resimde çıkmalı buna özen gösterin yoksa anlamı kalmaz.


Allahınızı severseniz bunları yapmanın nesi suç ? Adamın teki yürürken yere tükürüyor ya da burnu nefes almadığı zaman baş parmağıyla sümüğü çıkartıp topak haline getirip bilinmedik bir yere fırlatıyor.Sorarım size bunları yapan bir orospu çocuğu suçlu değil de bu gariban emolar mı suçlu lan ? Bu adamın nasıl bir karakteri olduğunu hemen analiz edeyim size.


Liseye giderken coğrafya dersinde oturduğu duvar kenarına küçük küçük yazılar yazıp kopya çekme girişiminde bulunur bu lavuk her şeyden önce.Matematik sınavlarından sonra hoca kağıtları dağıttıktan sonra sınıfın en çalışkanının kağıdını alıp 15 puan üstü sorularda kağıdında oynama yapıp notunu 45'e tamamlamaya çalışır.


İşte bu kadar şerefsiz bir ibnedir bu adam.Takdir edersiniz ki bunları yapan bir adam haksız yere eleştiri gören bir kitleye de verip veriştirecektir.Çünkü bunu yapmazsa çevresi tarafından dışlanır.Emolarla dalga geçmek onun için bir prestij meselesidir arkadaşları arasında.Hiçkimsenin izlemediği dizileri izler televizyonda.Hepsi kurtlar vadisi,avrupa yakası izlerken bu derdest,pulsar,şubat soğuğu,eşref saati gibi götlek dizileri izler.


Ve betimlediğim bu tip sadece onlardan biridir.Bu tiplerden bir sürü var piyasada yahu yapmayın etmeyin emolardan da arkadaşlarım var iyi adamlar hepsi.Matematik dersinde tahtaya kalkıp türev probleminde zorlanıp eeee hocam yapamadım nasıl yapılıyodu bu ehem ehem diyo onlar da.Dışlamayın onları kendinizden zira bir gün siz de onlardan biri olabilirsiniz.Kayıp balık nemo her an kayıp balık emo olabilir kollayın götlerinizi ...


Edit: Yukarıdaki yazıların ve savunduğum fikirlerin hepsi hayal mahsülüdür efenim.

Bayram geldi ama hala televizyonda bir bok yok lan

Malumunuz bugun bayramın ilk günü.Herkesin üzerinde yavşak bi ehehehe mehehehe kanka bugun bayram hadi el öpmeye gidelim tarzı bi hava var ve bunu anlamış değilim.Saat 7:30'da kahvemin yanına birkaç atıştırmalık bir şey almak için gittiğim pastahane yolunda bir sürü piç gördüm herhalde cami çıkışında para dileniceklerdi bilemiyorum.Eve geldim kahvemi aldım ve televizyonda iyi bir şeyler bulmak için zaplamaya başladım.Mesaj tv yine o sikindirik kuran öğreniyorum setinin reklamını yayınlıyordu müminleri daha ne kadar fazla yolabilirim diye.Çok komik lan bir yanda advertorial tadında bir tanıtım yapılıyor diğer yandan da satılan ürün kutsal kitabı anlamak için yardımcı olan bir ürün.Aynı şey çocukken burger king'den aldığımız kartondan kral tacıyla mc donalds'a girip kanka bana bi tane whopper vermeye benziyor lan.Sonra süperlig maç özetlerine takıldım bir ara ve yılmaz vural'ın her iki takım da iyi oynadı,sahada güzel bir mücadele vardı tarzı klişe laflarını işitince içimden okkalı bir hassiktir lan yavşak yenildi takımın işte muauhauahuahuahuah tepkisi geldi.Facebook'unda eski tadı yok artık pek friend request gelmiyor kendimi boşlukta hissediyorum.Hatta o kadar içerledim ki artık çok fazla samimi olmadığım insanların resimlerine yorum yapıp dört gözle notifications bekliyorum.Bu arada televizyonu kapatmadım sadece bir bakayım bi gelişme var mı diye.Tekrardan televizyonun karşısına geçiyorum ve melih gökçeğin sahibi olduğu muhteşem kanal 'Kanal a'ya takılıyor gözlerim.60 + bir amca aahhh nerde yavruuuğğğm o eski bayramlar diyor ve şimdiki gençliğin vefasızlığından yakınıyor.Ulan çemçuk ağızlı para vermezsen nasıl gelip el öpücek o vefa beklediğin çocuklar lan ? Kalıbının adamı olmadığını anladığım anda bir kere daha zaplıyorum.Son durağım ise tgrt'de rastladığım islamcı bıyığı olan bir ekonomistti.Adam hem kel hem fodul hem de islamcı bıyığı var ve sik gibi yani hiç yakışmamış sadece cemaatine yaranabilmek için bıyık bırakıyo götoş.Herneyse en iyisi kumandanın kırmızı tuşuna basmak.Kanka siz bekleyin ben bir kahve daha alıp geliyorum ....

4 Aralık 2008 Perşembe

Giriş Niteliğinde Olan Birkaç Söz

Aslında giriş tarzındaki yazılarda pek iyi olduğumu söyleyemem ama bu yazı bir ilki teşkil ettiğinden birkaç bir şey söylemek istedim.Kendime ait bir blog yaratmamdaki sebep düşüncelerimi düzgünce bir yerde toplayıp,onları daha efektif bir şekilde ifade edebilmekti aslında.Bu sayfayı ziyaret eden ya da daha sonra ziyaret edicek olan herkese teşekkür ederim şimdiden.Düzenli olarak buraya yazılarımı ekleyeceğim.